Adnan Oktar aleyhine yaptığımız suç duyurusunda sürecin sonuna gelindi

Bizler "Bir Grup Evrimci" ve onun bir alt kolu olan "Bir Grup Ateist" olarak 2012 yılında Adnan Oktar aleyhine suç duyurusunda bulunmuştuk.

Ateistlerin, evrimcilerin ve din muhaliflerinin geçtiğimiz yıllarda sürekli TCK 216. maddeden açılan davalarla rahatsız edilmeleri, Fazıl Say ve Sevan Nişanyan gibi bazılarının süreç sonucunda hapis cezasına çarptırılmaları; fakat bunun yanında tüm eserlerinde ve pek çok TV yayınında ateistlere, evrimcilere, materyalistlere, Marksistlere ve benzeri birçok kesime sürekli küfür ve hakaret eden Adnan Oktar ve benzerlerinin hiçbir kovuşturmaya uğramamaları gözlerden kaçmamaktaydı.

Bu duruma dikkat çekmek için, 2012 yılında Adnan Oktar aleyhine grup olarak suç duyurusunda bulunmuştuk. Bu suç duyurularının dosyaları daha sonra savcılık tarafından birleştirilip, birlikte incelenmiş ve bu yılın ilk aylarında bu birleştirilmiş dosya için takipsizlik kararı çıkmıştı. Bu kararın çıktığı aynı günlerde, önce Fazıl Say ve sonra da Sevan Nişanyan'ın 216. maddeden ceza almalarının üzerine, bu konuda o zaman basın bildirileri göndermiş ve ortadaki çarpıklığı kamuyonun gözlerinin önüne sermiştik.

O dönemde, ayrıca bu takipsizlik kararına da resmi bir itirazda bulunduk. Geçtiğimiz günlerde, takipsizlik kararına yaptığımız bu itirazın da sonucu alınmış ve beklendiği üzere takipsizlik kararı yerinde bulunmuş ve durumda bir değişiklik yapılmamıştır.

Bizim yaptığımız suç duyurusu dosyaları neticesinde gerçekleştirilen soruşturma sonucu, Adnan Oktar'ın küfür ve hakaretlerinin hedef kesimler için tahrik teşkil ettiğine savcılık tarafından karar verilmiş olmasına rağmen, bunların sözkonusu kesimler için gerçek ve yakın bir tehlikeye işaret etmediği gerekçesiyle takipsizlik kararı alınmıştı. Bu durum, Fazıl Say, Sevan Nişanyan ve blog sayfalarında, facebook'da, youtube videolarında yazdıkları ve söyledikleri yüzünden dava edilen ve hatta cezaya çarptırılan onca kişinin yaptıklarının ezici çoğunluk olan inançlılar için nasıl olup da gerçek ve yakın bir tehlike oluşturduğu sorusunu gündeme getirmektedir. Üstüne üstlük, gerçek ve yakın tehlike altında yaşayanların asıl dinsizler ve ateistler olduğu da açıktır, çünkü bu kişiler içinde yaşadıkları toplumdaki yaygın inancı paylaşmamaktadırlar. Ayrıca basında sıkça bu tür kişilerin karşılaştığı baskılar ve şiddet eylemlerine ilişkin haberler yer almaktadır. Dolayısıyla, asıl kimlerin yakın ve gerçek bir tehlike altında olduğu açıktır.

Ortadaki haksızlığa ve tezata bir kez daha kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz.

Biz, bu eyleme bu çifte standardı gözler önüne sermek için kalkışmıştık. Başından beri bunun ötesinde bir maksadımız yoktu. Elbette ki herkes için ifade özgürlüğünden yanayız. Ne Adnan Oktar ve benzerlerinin, ne de ateist ve dinsizlerin fikirleri yüzünden ceza almasını haklı buluyoruz.

Bizim itirazımız, farklı kesimlerin farklı muameleye tabi tutulmasınadır. Bu suç duyurusu vesilesiyle bu konuda sesimizi topluma yeterince duyurduğumuz için mutluyuz.

Unutulmasın, hiçbir ateist yalnız değildir.



Leave a Reply.